28 Mayıs 2014 Çarşamba

MAKEDONYA GEZİSİ



OHRİD - BİTOLA (Manastır) - ST.NAUM GEZİSİ (05.2014)

Mayıs ayında yapmış olduğumuz gezimize Pegasus kampanyası ile aylar öncesinden almış olduğumuz uçak biletleri ile başladık.Sırada konaklama yerleri ni belirlemek vardı.Seyahatimizi 3 gece ohrid ve 3 gece de skopje olarak planladık.Ohrid de konaklayacağımız mekanı tesadüf eseri buldum diyebilirim.Kaldığımız oteli türk olan Fuat Hayrettin bey işletiyordu,kendisi bize orada kaldığımız süre içerisinde bir çok konuda yardımcı oldu.Ayrıca odaların temiz olması ve otelin merkezi bir konumda olması (merkeze yürüyerek yaklaşık 5 dakika gibi)bizim için kolaylık oldu.Çok sakin sessiz kafa dinlemek için ideal bir yer .Tel: 389 70 249 454
Sabah 10:25 uçağıyla yola çıktık.Bir nevi zamanda yolculuk yaparak(Makedonya saat farkı  -1) Alexander the great airport a ulaştık.Paranızı havaalanında  bulunan postane yada halkbankası gişesinden denara çevirebilirsiniz(Hafta sonları şehir içinde bankalar çalışmıyor).Ayrıca bir çok araç kiralama firmasıda mevcut.
Vardar ekspres araçlarını (kişi başı 150 denari) (1 euro = 61 denari) kullanarak Üsküp otogara geldik.
OHRİD GÖLÜ
Ohrid e gitmek için biletlerimizi gidiş dönüş alıp dönüşü açık bıraktık ( böyle almakta fayda var zira daha ucuz oluyor)ücret olarak  1460 den. ödedik.Otobüs saatine çok az bir süre vardı peronda beklemeye başladık.İlk sürpriz firmadan geldi.Otobüs beklerken minibüs ile karşılaştık bir şekilde oturacak bir yer bulup bavullarımızı yanımıza aldık,zaten bağajda da yer kalmamıştı sonra iyiki oturmuşuz dedik çünkü nerdeyse yer de kalmıyordu zaten bir kişi binemedi bir sonraki aracı beklemek istedi.Yaklaşık 3 saat süren yola arada ayakta yolcu alması da cabası oldu bütün bunlara rağmen farklı bir ülkede yolunu bulmaya çalışan bizler için komik bir deneyim bile oldu diyebilirim.Yolda giderken bir dinlenme tesisinde 10 dakika mola verdiler zaten çok aç olduğumuz için eşim yiyecek bişeyler bakınmak için hemen gitti,döndüğünde ise elinde kocaman sıcacık hamur kızartması ile geldi.Zaten buraya özgü olan ve çok eskilerden beri bu işi yapan tesis bu konuda gerçek ten çok başarılıydı diyebilirim.Nefis kızartmaları yedikten sonra yola devam ettik.
Ohrid gölü (gün batımı)
Yolda Fuat beye haber verdik oda firmayı arayarak bizi indirmeleri gereken durağı belirtmiş ve bizi karşılamak için gelmişti. Nihayet otele vardık. Fuat beyden kısa bir Ohrid ön bilgisi alarak  keşif gezisine çıktık.
Ohrid gölü kenarından yürüyerek merkeze geldik.Kafeler dükkanlar derken çınar ağacının olduğu bölgeyi bulduk.Burası daha çok Türklerin işlettiği yemek yenebilecek mekanlar ile dolu tabi birde çaycılar var İstanbul çaycısı bu konuda gerçekten çok başarılı.
Ertesi gün ohridi keşfe çıktık.Sahil boyunca yürüyerek sokakları keşfederek en uçtaki kiliseye kadar geldik.Burada biraz fotoğraf molası verdikten sonra kilisenin üst tarafındaki yoldan kaleye doğru ilerledik.Kalede güzel bir şehir manzarası sonrası kendimizi ohrid sokaklarına bıraktık.
Gün batımında tekrar uçtaki kiliseye kadar yürüyüp fotoğraf çekmenizi tavsiye ederiz gün batarken o manzara (ne desem bilemedim kendiniz yaşayın)
Ohrid de ayrıca el yapımı kağıt üreten küçük bir atölye var.Kağıdı nasıl yaptıklarına dair uygulamalı olarak bilgi veriyorlar.
Yaptıkları kağıtlara harika resimler çizmişler cüzi rakamlarla satıyorlar isterseniz satın alabilirsinizde birde ohride inci takılar var tercih edebilirsiniz.
İkinci günümüzde Bitolaya namı değer Manastıra gitmeye karar verdik.Fuat bey bizim için bir gün önceden dolmuş taksilere yer ayırtmıştı sabah 8 de araç bizi otelin önünden aldı.Dağlık ve virajlı yollardan Bitolaya doğru yola koyulduk.(Gidiş geliş kişi başı 500 den.)
BİTOLA (MANASTIR ASKERİ İDADİSİ)
Manastır askeri idadisi önünde bizi bıraktı ve dönüş için belirleğimiz saate göre gezimize başladık.Atatürk için hazırlanan anı odasını gezdikten sonra hemen karşı kapısındaki Bitola müzesinide gezerek binadan ayrıldık.Binanın hemen arkasında çarşı başlıyor kahvaltı etmediğimiz için kendimizi ilk gördüğümüz börekçiye attık.Sonrasında çarşıyı dolaşmaya başladık burada cami kilise bedesten gibi bir çok gezilecek yapılar var.Bitola gezimizi de tamamlayarak dönüş için anlaştığımız saatte müze önünden aracımıza binerek Ohride döndük.Otobüs durağına giderek st. Naum için gelecek olan aracı beklemeye başladık.Otobüs göl kıyısı boyunca dağlık ve virajlı yollardan geçerek ineceğimiz yere ulaştı.
ST.NAUM  St. Naum Ohrid gölünün kaynama noktası gölü oluşturan sular buradan çıkıyor.Bölgede birkaç restaurant ve kilise var kilisenin bahçesi serbestçe dolaşan tavus kuşlarıyla dolu kuyruklarını açarak bizlere görsel bir şölen yaşatıyorlar.Fotoğraf makinalarınızı hazır bulundurun.Biz dönüş yolunu farklı olsun hemde gölde gezinti olması adına orada bulunan teknelerle yaptık.(kişi başı 300 den.)
Gün batımını teknede karşılamak ayrı bir güzeldi.Günün yorgunluğunu sahildeki kafeler de oturarak atabilirsiniz.
ÜSKÜP-MATKA KANYONU-MILLENNIUM CROSS-VODNO DAĞI

Ohride son sabahımızdı.Biraz buruk biraz da yeni yerler görme heyecanıyla erkenden kalktık.Mis gibi sabah havasını ciğerlerimize çekerken  göl kıyısında yürüyüş ve o manzara ya karşı hissedilen huzur duygusuyla merkeze geldik.Merkezde bizi harika pastane kokuları karşıladı.Fırından yeni çıkmış sıcacık börekleri alıp doğruca İstanbul çaycısına gittik.Sonrasında otelde Fuat bey, bizi otobüsün kalkacağı yere kadar bırakarak yolcu etti.Kendisine sonsuz teşekkürler.
Üsküp maceramızda böylece başlamış oldu.

Dönüş otobüsümüz Ohride gelirken bindiğimiz araca kıyasla daha iyiydi.Tabi ki yolda yine dinlenme tesisinde mola verdik ve o güzelim kızartmalardan son kez yeme şansını yakaladık.

Üskübe gelince otogara gitmemek için şehir merkezinde araçtan indik. Otelimiz indiğimiz noktaya çok yakındı.(Hotel Solun 4 yıldızlı fiyat bakımından diğerlerine nazaran birkaç euro daha fazla ama diğer otelleri görünce iyi ki de burayı ayırtmışım diye sevindiğim bir otel fiyatına kahvaltı dahil ve çeşit bol,odalar temiz ve rahat  gerçekten tavsiye edebileceğim tek otel)Ayrıca sonradan öğrendiğimiz kadarıyla otele ait olan akşamları dinlendiğimiz temiz ve güzel kafe Champagneria güler yüzlü çalışanlarıyla harika bir mekan.

Üsküp Vardar nehriyle ikiye ayrılmış bir şehir.Bir tarafta şehre tepeden bakan kale,camiler, bit pazarı ve  hanların olduğu türk mahallesi var.
MÜZE-SKOPJE
Çarşı içinde görülecek tarihi mekanları rahatlıkla bulabilirsiniz. Zaten tabelalarda yönlerini gösteriyor.Tabi ki bu kadar dolaşınca insan acıkıyor çarşıda yemek açısından seçenekler var biz meşhur olan Destan restaurant da(çarşıya girince hemen sağda önünüze çıkıyor) köfte,kurufasülye,şopska salata yemeyi tercih ettik.Ayrıca güzel de bir koyun yoğurtları var kaymağı üzerinde denemenizi tavsiye ederim.

Yemekten sonra çarşı içindeki kahvelerde türk kahvesi, çay yada bira,şarap içebilirsiniz size kalmış (şarap olarak tikveş marka olanların güzel olduğunu duydum.Benim deneme fırsatım olmadı.Siz deneyebilirsiniz.)

Bit pazarında dolaşıp diğer ucundan çıkınca çiçek satıcıları karşılıyor bizleri, bir sürü değişik renk ve güzellikte çiçekler var burada , sonrasın da yolun karşısında bulunan saat kulesi ve camiler gezilebilir.

Tarihi taş köprü (Fatih sultan Mehmet),Makendonya Milli Tarih müzesi(Grupla gezilebiliyor dil olarak Makedonca yada İngilizce anlatıyorlar.Giriş ücreti: 300 den.)

MAKEDONYA MİLLİ TARİH MÜZESİ
 Meydandaki büyük İskender anıtı ve diğerleri görülmeye değer.


BÜYÜK İSKENDER ANITI - SKOPJE 


MATKA KANYONU-SKOPJE    








İkinci günümüzde Matka kanyonuna gitmeye karar verdik. Türk olan bir taksici ile pazarlığımızı yaparak gidiş dönüş 800 denara anlaştık. Matka kanyonu yaklaşık 6 km yürüyüş yolu olan bir yer.Orta kısmında bir kilise ve restaurant var.Kanyonun sonunda yarasaların yaşadığı bir mağara ve değişik bitki türlerini görebileceğiniz bir yol var önünüzde.
Temiz havası ile rahatlatıcı bir doğa yürüyüşü yapmak için uygun bir yer.Günün yorgunluğunu merkezdeki cafelerde canlı müzik eşliğinde atabilirsiniz. 
MILLENNIUM CROSS-VODNO DAĞI
Son günümüzde MILLENNIUM CROSS-VODNO DAĞI’na gitmeye karar verdik. Buraya ulaşım çok rahat taksi önermiyorum çünkü çok fazla para istiyorlar.Şehir içi otobüsler mevcut 60 numaralı otobüsler gidiyor bileti otobüsün içinde satın alıyorsunuz.Ücreti  35 denar  biletleri sakın atmayın dönüşte yine aynı bileti makineye okutuyorsunuz. Ayrıca  bu biletleri gece 12 ye kadar başka yerlere gitmek içinde kullanabiliyorsunuz.Otobüs bizi teleferiğin olduğu noktaya dağın yarısına kadar çıkarıyor(Vodno dağı en tepe noktası 1066m.)buradan ister teleferikle(ücreti 100 den.) isterseniz yürüyerek en tepeye haçın olduğu noktaya ulaşabilirsiniz(Ben çıkarken pek tavsiye etmem. Yol çok uzun ve çok dik.) Burada hafta sonu bolca yürüyen var.Biz teleferikle çıkıp yürüyerek inmeyi tercih ettik.Ormanın içinden toprak patika yollardan aşağıya doğru yürümek sonunda yine teleferiğe bindiğimiz noktada buz gibi akan bir çeşmenin sularında serinlemek gibisi yok.
Bütün gün doğayla iç içe vakit geçirebileceğiniz bu bölge bence görülmeye değer.


SV. KLIMENT












KIRLANGIÇLARIN YUVA YAPMA ÇALIŞMALARI 

















ÜSKÜP Mustafa Paşa Cami



OHRİD 

OHRİD


ST.NAUM (OHRİ GÖLÜNÜN KAYNAK NOKTASI) 







ST.NAUM 
ST.NAUM
 
ST.NAUM
SKOPJE - KALE 
SKOPJE - KALE
SKOPJE  



RAHİBE TERESA ANI EVİ 
ESKİ TREN İSTASYONU (MÜZE)  
 

TRILEÇE TATLISI
BÖREK 
DESTAN'da KÖFTE-ŞOPSKA SALATA VE YOĞURT 
ÇAR SAMOİL